Gün başladı.
Güneş tepede.
Kuşlar balkondaki çiçeklerin etrafında toparlandı.Karşıdaki okul inşaatının işçileri elindeki çekiçlerle çivileri duvarlara çakmaya başladı.Herşey uyandı.Herşey olması gerektiği gibi.Bu yataktan çıkmalı tam karşımdaki aynada kendimi hazırlayıp hayata karışmalı.Birazdan babam odamın kapısını tıklatıp uyandımmı diye kontrol edecek.2 sene öncesinde sütü ısıtıp kapının önüne bırakırdı,sonraları ben büyüdüm dedim babama.Büyüdüm baba.Süte ihtiyacım yok.Başka şeylere ihtiyacım vardı,babam bilmiyordu bende dile getirmiyordum.Dile getirilmeyen herşeydi aslında beni büyüten.Babama söylemeden büyüyordum,bu yüzden babam bilmiyordu sütü ısıtıp bırakıyordu kapımın önüne.Söylesem anlarmıydı ?Şimdi bu yazdıklarımı babam okusa diyecekki;kızım niye böyle şeyler yazıyorsun,bilmediğimiz bir derdin mi var?Belirsizlik diyecektim,belirsizlik var ya onu ortadan kaldırsak belki birşeyler daha güzel olacak.Nasıl olacak bilmiyorum ama böyle olmayacağını biliyorum baba.O da bana;kızım çok okuyorsun,çok dalıyorsun herşeye.Tamam ben sana okuma demiyorum oku tabi ama kendini bu kadar yorma,kendi kendini çok dinliyorsun,bu kadar dinleme!diyecekti.Ben demedim o da demedi.Yorganı üstümden atıp,babama diyeceklerimin hepsini yorgan altına koyup,yatağın üstünü kapadım.
Aynanın yıllardır aşina olduğu,benimse uzun zamandır tanıyamadığım yüzü hazırlayıp çıktım evden.
Binlerce anlam taşıyan yüzüm,anlaşılmayı beklediği insan kalabalığına karıştı.
Yerini yadırgamadan,kendini olduğu yere ait hisseden insanlara imrenerek bakıyorum.10 yıldır duvarlarına baktığım,her halimin resmedilmiş halini gördüğüm ofisi bile benimsememişken!
Mesai dolduracaz diye yaşayamadığım hayatın,boşa geçen zamanların hesabını soracağım bir yer var mı?
Minibüs geliyor,biniyorum.Turgut Uyar'ın dediği gibi;
Şimdi otobüs gelir biner gideriz,
Dönmeyeceğimiz bir yer beğen,başka türlüsü güç.
Tabi bu sadece o güzelim şiirde kalıyor.
Bizim gideceğimiz yer de belli,tekrar döneceğimiz yer de.
Şoföre parayı uzatırken;abicim bugün yine kırık döküğüm,çal şurdan bir müslüm baba,iyice dağılalım toparlanması zor olsun,bir kere de toparlanmayalım,bir kere de olması gerektiği gibi değil de olmaması zor olan birşeyler olsun.
Zaten kitaptan bir cümle takılmış kalbime çengelli iğne gibi;
Herşey güzel olmayacak,biz hep imtihan olacağız.Şoför abiye de diyemiyorum diyeceklerimi cebime koyuyorum,geçip oturuyorum koltuğa.
Radyo da başlıyor eski bir şarkı.
Hala radyo da çalan şarkılara inancımı yitirmediğimin farkına varıyorum.
Çünkü bir yerleri yokluyor o şarkılar,yaralarım var.Baksan göremezsin ama biliyorsun orda bir yerlerde.
Babama söylesem aç bakayım,ecza dolabındaki o kremi al sür hiç birşeyin kalmaz der.Bizim evdeki tüm yaraların tedavisinde o kremi kullanır babam,hiç birşeyi de geçirdiği yok ama bir kere inanmış onun işe yaradığına.
Benim eski şarkılara inandığım gibi.Şarkı bitmeden yol bitiyor,iniyorum minibüsden.Bak gideceğimiz yer belli Turgur Uyar abi.
Durup gitmek istemiyorum,kalsam içimdeki keder öldürecek beni.
Yaşam ile ölüm arasındaki o ince çizgi üzerinde yürüyüp gidiyorum masaya.
Memur değil şair olmalıydım ben baba,duyuyormusun beni?
Bu hayatın merhametsizliğinden değil,yazdığım her kelimeden dolayı acı çekmeliydim.
Her sabah evden çıkarken kapı önünde oyalanmam bu yüzden biraz da,ayaklarına sarılmak istiyorum baba.Beni bırakmamanı istiyorum.
Yalvarırım beni gönderme şu kapının dışına.
Şu kapının dışındaki dünya ile,senin balkonda saksılara ektiğin çiçekler arasında çok ince bir ayrıntı var.
Ne o biliyormusun?Umut.Umut var baba.
Her sabah suladığın çiçeklerde umut var,yaşam var ama şu kapının dışına çıktığında çiçekleri basıp geçiyorlar,umudu yok ediyorlar baba!diyemedim.
Anlatamıyorum baba,
Çünkü ben şair ya da yazar değilim.
Aslında yazıyorum ama sana okutamıyorum,çünkü dertli olduğumu düşünüp dertlenmeni istemiyorum.
Yaşıyorum baba,nefes alıyorum hala.
Boğazımdaki yumruk buna engel değil,hatta her nefes aldığımda o yumrugun batması da sorun değil lakin neden baba ?
ama en çok da 10 yıldır oturduğum bu masa.
oturdum ağlıyorum baba.
Biliyorum sen şu an balkonda çiçeklere su veriyorsun.
Baba.
Sen sanki dünyanın diğer ucu gibisin.